31 Ağustos 2024 Cumartesi

KIRGIZLARIN EFSANEVİ DESTANI: MANAS

 

 KIRGIZLARIN EFSANEVİ DESTANI: MANAS



Her toplumun, kendi töresine, yaşamına, inançlarına ve hayallerine göre şekillenmiş destanları vardır. Günümüzde yeni destanlar yazılamıyor olsa da, "destan yazmak" ifadesini, üstün bir başarı elde edildiğinde metaforik olarak kullanıyoruz. Bunun nedeni, bu tür başarıların uzun yıllar boyunca dilden dile anlatılacak olmasıdır. Bu anlatılar, insanların zihinlerinde kimlikler inşa eder ve bu kimlikler, söz konusu yaşantı tekrarlandıkça kökleşir ve yaşamaya devam eder. Dolayısıyla bu ifade aslında bir temenniyi yansıtır çünkü destanlar, doğası gereği uzun bir demlenme süresine ihtiyaç duyar.


Türklerin çok sayıda destanı vardır: Oğuz Kağan Destanı, Türeyiş Destanı, Göç Destanı, Ergenekon Destanı, Manas Destanı...


Bu destanların büyük bölümlerinin kaybolduğu düşünülmektedir. Kutadgu Bilig, Divanü Lügat-it Türk, Şehname gibi korunmuş eserlerden çapraz okumalar yapılarak bir karara varılabilir. Bir diğer kaynak ise destanların kaleme alınmış örnekleridir ki bunlar genellikle Petersburg, Moskova, Paris ya da Londra müzelerinde bulunur. Araştırmacılar, tarihçiler ve edebiyat tarihçileri, bu metinleri incelemek için bu yerlere giderek çapraz okumalar yapar ve mümkün olan en iyi metni ortaya çıkarmaya çalışırlar. Bu yazıda, tarihin oldukça karanlık bir dönemine, MÖ 7. yüzyıla dayanan anlatılara odaklanacağız. En yakın tarihli destan ise Göktürk Devleti dönemini işaret eden Ergenekon Destanı gibi destanlardır ki bu destan, Anadolu’ya göç eden Türklerin en çok bildiği destandır. Ancak bu konuyu burada kesip, Manas Destanı'na odaklanabiliriz.


Manas Destanı bu listede ayrı bir yere sahiptir. Peki neden Manas Destanı'na özel bir yer ayırıyoruz? Çünkü bugün Kırgızistan Devlet Tarihi Müzesi’ni gezdim ve bu destan, Kırgızların kendilerini ifade ederken seçtikleri yolun bir simgesi olarak öne çıkıyor. Müze genel olarak klasik bir içeriğe sahip: İlk yerleşik hayat, metallerin işlenmesi, eşyaların sanatsal anlam kazanmaya başlaması, İslam’a geçiş, uluslararası ilişkiler, Çarlık Rusya ve Çin ile temaslar, Ekim Devrimi ve günümüz şeklinde sıralanan bir kronolojik süreç sunuyor. Ancak müzede iki özel bölüm daha var: Biri **Manas Destanı**, diğeri ise **Cengiz Aytmatov** bölümü. Cengiz Aytmatov kısmında Yaşar Kemal’i gördüğüm için heyecanlandım ama Manas Destanı, Kırgızların kendini ifade etme biçimi olarak çok daha önemli bir yer tutuyor.


Destan araştırmacılarının bazı ortak görüşleri var: Yeryüzü bir zahmet yeridir, bir yolculuğa çıkılır ve tekamül için sıkıntı çekme, zorluklarla mücadele etme, karşıdaki zoru yenme insanı geliştirir. Bu bakış açısıyla **Hermann Hesse’nin Siddhartha’sı** bir destan olarak kabul edilebilir. Peki, Manas ne yaşadı? Yukarıdaki arketipler onun için de geçerli miydi?


Destan araştırmacılarının kutbu olarak bilinen **Joseph Campbell**, Manas hakkında şunları söylüyor:

"Manas, klasik destan öğelerinden zaman zaman ayrışıyor. Manas, halkının, yani Kırgızların, Çinliler ve diğer unsurlarla yaptığı savaşları ve mücadeleleri anlatıyor. Klasik bir destan anlatısında kahramanın kişisel bir olgunlaşma yolculuğu vardır. Burada Manas, zaten bir veliaht olarak karşımıza çıkıyor. Manas, aslında Asya’daki Türklerin ideal lider anlayışını temsil ediyor ve bu oldukça uzun bir meseledir. Bu uzunluk, destanın 1.500.000 beyitlik olmasından anlaşılabilir." (Ahmet Taşağıl)


Manas Destanı ve diğer destanlarda, hatta modern zamanların edebiyatında, kadının çok özel bir yeri vardır. Her türden yetkinliğe sahip olan Manas, bir gün amcasının tuzağına düşer ve sarhoşken esir alınır. Onu sevdiği kadın olan Kanıkey, dövüşerek kurtarır. Burada iki detay öne çıkıyor: İlki, kadının Türk töresinde çok güçlü oluşu; ikincisi ise Manas’ın eşinin bir orduyla dövüşmesindeki olağanüstülük. Destanlar böyledir.


Bu olay bana Kemal Tahir’in Devlet Ana’sındaki en önemli karakter olan Bacı Bey’i hatırlatıyor. Ona danışılmadan hareket edilmez; Osmanlı Devleti de bu töre ile kurulmuştur. Devlet Ana, tam da Osmanlı Devleti kurulurken Söğüt civarında yaşayan bir karakterdir.


Türk mitolojisindeki kadın arketipi, aslında toplumun kadınlarına örnek olarak gösterilmek istenmiştir. Cesur, savaşçı, evini yöneten, erkeği olmadığında işleri çekip çeviren bir kadın figürü öne çıkar. Günümüzde bu tür mevzular doğal olarak kısmen yürürlükten kalkmış olsa da, ana fikir olarak kadınların önemli bir sorumluluğu vardır. Erkeklerin uzun yıllar süren savaşlarını düşündüğümüzde, bu azımsanmayacak bir vazifedir.


Türk töresinde hanların her zaman aksakallı denilen bilge kişileri vardır (Teoman Duralı). Manas Destanı'nda ve diğer destanlarda bu görevler, zaman zaman kadınlara aktarılmıştır. Bu bağlamda, kadınlar savaş stratejileri dışındaki sosyal adalet, gündelik yaşam gibi konularda hanların kulağına bir şeyler fısıldar.


Manas’ın her zaman yanında duran Almanbet karakteri, aslında bir arkadaş, güvenilir ve gerektiğinde gerçeği söylemekten çekinmeyen biridir. Bu arketip de destanlarda sıkça karşımıza çıkar. Yine bana Siddhartha’nın hep yanında olan Govinda’yı hatırlatıyor.


Ve tabii ki, hiçbir yere gitmeyen ezeli düşman Konurbay. Bu arketipler, aslında bize şunları söylüyor olabilir:


Kırgızlar, kahramanlarını olağanüstü özelliklerle donattı ve toplumsal ideallerini Manas’ın kişiliğinde dünyaya ilan etti. Bir toplumun kimliğine olan bağlılığı, zamandan ve mekandan bağımsız olarak soyut biçimde, sonsuza kadar Manas Destanı gibi destanlar aracılığıyla yaşayabilir. Bu toplumsal kimlik, bir tür hafızadır.


Manas Destanı, 2024 yılında bize şunları söylüyor olabilir:


- Her zaman bir hedefimiz vardır.

- Her zaman hatalarımızı söyleyecek yakınlarımızda birileri vardır.

- Her zaman karşımızda da birileri vardır.

- Birilerinden akıl alırız ve birilerine veririz.

- Günümüzde iyi ve kötünün savaşı vardır ve bu savaş sonsuza kadar sürecektir.

- Kendi dünyamızı yaratırız ya da bunun için çabalarken hayat biter.

- Kendi problemlerimiz vardır ve bu problemler için bazen yardım isteriz.


Bişkek - 2 Ağustos 2024, Şahin Çevik








https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1rg%C4%B1z_Devlet_Tarih_M%C3%BCzesi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder