Latin Amerika’nın Kesik Damarları
2023 yılının yazını Güney Amerika’da geçirdim desem abartmış olmam. İstanbul’dan kalkan uçağım Önce Brezilya’ya indi.Ardından Saopaolo, Buenos Aires, Patagonya, Mendoza, Santiago, Lapaz, Cusco, Lima, Kito, Bogota, Medellin, Cartagena, Karakas yolunda ömrümün sonuna kadar hatırlayacağım bir seyahat yaptım. Bu turda okulları, sokak yemeklerini, otobüsleri, şaraplar, sahilleri, dağları, kıyafetleri, endemik türleri, tarihi mekanları, ekonomiyi, sanatı, suçu, binaları gördüm. Her gördüğüm şeyden bir mana çıkarma çabası zor tabi. Tadını çıkarmaya da çok çalıştım ve yol boyunca biraz canım sıkılsa da bir kitap okudum. Latin Amerika’nın Kesik Damarları… Sinirlerim biraz bozuk…Hala…
Galeano… Solcu abimiz. Doğal olarak içine doğduğu coğrafyaya
çok boyutlu bir gözlükle bakabilen, entelektüel ve biraz da insan türünün
vahşileşebilme kapasitesine karşı kalbı kırık…
Çoğumuz ‘’Aynalar’’ ile tanıyoruz kendisini ama bence baş
yapıtı ‘’Latin Amerika’nın Kesik Damarları.’’ Bu kitabın adındaki ofansiflik
yaşam için damarların kesik olmaması yönünde bir işaret fişeği gibi dursa da
okurken aklımdan çıkmayan başka damarlar
var.
Sömürge tarihi temelde şan, şöhret, altın, gümüş vs. üzerine
bina edildi. Altın ve gümüş aslında madencilik faaliyetlerinin bir bakıma temelidir ve madencilikte
‘’damar’’ kelimesi çok kullanılır. Rezervin miktarı ve türünden bahsederken
kullanılan damar kelimesi tabiri caizse
‘’cuk’’ oturuyor. Latin Amerika’nın
damarlarını iki bakımdan da kestiler. Galeano da geride kalan çöplüğün
betimlemesini sol elini yumruk yaparak yaptı. Bize de okumak düşebilir.
Neyi okumak…
Latin Amerika coğrafyası, tarih boyunca çeşitli kültürlerin,
insanların ve mücadelelerin sahnesi olmuştur. Bu renkli kıtanın karmaşık
geçmişi, bugünün toplumsal ve siyasi dinamiklerinin köklerini oluştururken,
"Latin Amerikanın Kesik Damarları" adlı kitap, bu derinliklere
dalmamıza olanak tanıyan bir kapı aralıyor.
Yazarın kâh tarihçi, kâh gezgin, kâh gözlemci kimliğiyle
kaleme aldığı bu kitap, Latin Amerika'nın çeşitli yönlerini inceliyor. Adeta
bir yazar-araştırmacının gözünden kıtayı keşfe çıkıyormuşçasına, okuyucuyu bu
büyüleyici coğrafyada bir yolculuğa çıkarıyor.
Kitabın en büyük güçlerinden biri, yazarın dilini ustalıkla
kullanmasıdır. Kelimelerin dansıyla, yerel renklerin, kokuların, tarihlerin
canlı bir şekilde resmedilmesi, okurun koltuğundan kalkıp bu ülkeleri
geziyormuş hissini uyandırır. Her cümlenin arkasında yatan derin bir bilgi (
1915 yılındaki kahve ticaretinin ekonomisini araştırmak gibi) ve gözlem
yatarken, yazarın özgün üslubu, kitabı daha da çekici kılıyor.
Kitap, Latin Amerika'nın tarihsel süreçlerini, yerel
halkların yaşadığı zorlukları, yerel kültürlerin zenginliklerini ve bu kıtayı
saran siyasi fırtınaları ele alıyor. Latin Amerika'da yaşayan insanların
deneyimleri, mücadeleleri ve umutları, okuyucunun bu kıtanın insanlarıylar daha
derinlemesine empati kurmamıza yardımcı oluyor.
Ayrıca, kitap Latin Amerika'nın çeşitliliğini vurguluyor.
Farklı ülkelerin ve toplulukların tarihleri, kültürleri ve sosyal dinamikleri,
kitabın sayfalarında bir mozaik gibi bir araya getirilmiştir. Bu, Latin
Amerika'nın karmaşıklığını ve çeşitliliğini anlamamıza yardımcı olurken, aynı
zamanda bu coğrafyanın bir bütün olarak nasıl şekillendiğini gösteriyor.
Özellikle Afrika’dan göçen ya da köle olarak getirilen insanların sadece
bedenlerini değil, danslarını, yemeklerini, ağıtlarını, enstrümanlarını da
yanında getirerek melez kültürün varolma
şeklini de ele alıyor.
"Latin Amerikanın Kesik Damarları," Latin Amerika
hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen herkes için ilgi çekici bir okuma
sunuyor. Bu kitap, sadece bir coğrafyanın tarihini değil, aynı zamanda insan
doğasının evrenselliğini ve dayanıklılığını da gösteriyor. Latin Amerika'yı ve
onun derin damarlarını keşfetmek isteyenler için bu kitap, kesinlikle tavsiye
edeceğim bir başvuru kaynağıdır.
Bu seyahattin başat amacı olan eğitimi ele alacak olursak karşımıza atahmin edilebilir bir tablo çıkıyor. Tahmin edilebilir oluşunun
nedeni belki benim benzer şeyleri dünyanın çok değişik yerlerinde görmüş
olmamdır. İngiliz, Fransız, İspanyol ya da Portekiz sömürgesi olmuş ve görece
geri kalmış toplumların yapısında bezerlikler var. Eğitim alanındaki
benzerlikler ise benim için artık tahmin edilebilir seviyede diyebilirim.
Latin Amerika'nın sömürge tarihi, Avrupalı keşifçilerin 15.
yüzyılın sonlarından itibaren bu kıtayı keşfetmeye başladığı dönemle başlar.
İspanyol ve Portekizli sömürgeciler, özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda büyük
topraklar elde ettiler ve bu bölgeleri Avrupa'nın emperyal güçlerinin
egemenliği altına aldılar. Bu dönemde, Latin Amerika yerli halkları olan Maya,
Aztek, İnka gibi medeniyetlere ev sahipliği yapmaktaydı.
Sömürgecilik döneminde, yerli halklar köleleştirildi, zorla
çalıştırıldı ve yerlerinden edildi. Bu dönemde Avrupalılar, Latin Amerika'da
yerel kaynakları sömürdüler ve büyük toprak sahipleri olarak yerleştiler.
Ayrıca, Katolik Kilisesi de bu dönemde Latin Amerika'ya Hristiyan’laştırma
amacıyla gelerek büyük bir etki yarattı ve birçok Katolik okulu ve manastır
kurdu.
Sömürgecilik döneminde, eğitim de büyük ölçüde kilise
tarafından kontrol edildi. Katolik Kilisesi, yerli halkları Hristiyanlığa
döndürmek amacıyla okullar açtı ve bu okullarda yerel dillerin yanı sıra
İspanyolca ve Portekizce öğretildi. Ancak bu okulların amacı genellikle yerli
halkları Avrupalı kültüre entegre etmek ve onları köle emeği olarak kullanmak
oldu.Sömürge tarihi, kilisenin dünya genelinde etkinliğini fazlalaştırdı ya da sömürmek için kilisenin çok uygun bir araç
olduğunu farkeden fatihler elbette bundan faydalanacaktı. Kilisenin eğitim
üzerine etkilerine ise başka bir örnek daha vermek isterim. 1893’te yapılan bir
sayımda Anadolu’da 710 tane yabancı okulu tespit edilmiştir. Bu okullardan
20-30 tanesinde eğitim öğretim faaliyetleri devam etmektedir. Sayının o dönemde
yüksek olmasının özel bir nedeni var. O dönemde kiliselerin bahçesinde bir tane
de okul bulunuyordu.
Bugün Afrika’nın hangi kentine giderseniz gidin okulların bahçesinde bir kilise görürsünüz. Bu, dini yaygınlaştırmak içindir ya da kiliselerin bahçesinde bir okul görürsünüz. Bu da eğitimi dinileştirmek içindir.
19. yüzyılın ortalarında, Latin Amerika'da bağımsızlık hareketleri patlak verdi ( Simon Bolivar’ın etkisini ayrıca tartışacağız. Bu yazının içinde pek yeri yok sadece.) ve birçok ülke bağımsızlığını kazandı. Bu dönemde eğitim sistemi de değişmeye başladı. Birçok Latin Amerika ülkesi, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra kamu eğitimini teşvik etti ve ulusal eğitim sistemleri kurdu. Eğitim, artık sadece kilisesi tarafından kontrol edilmiyor, daha laik bir yapıya sahip hale geldi.
Sonuç olarak, Latin Amerika'nın sömürge tarihi eğitim
sistemini derinden etkiledi ve modern Latin Amerika'da eğitim hala önemli bir
konudur. Ancak, bölge genelinde eğitim sistemlerini iyileştirmek ve
eşitsizlikleri azaltmak için çeşitli çabalar devam etmektedir.
Latin toplumları refah, eğitim, tarihi miras, ortak hedefler
için bir araya gelme ve sonunda dünyanın
bir yerine sıkışma hali bakımından bize
çok benziyor. Refahın etkileri bakımından da şöyle bir durum söz konusu…
Latin Amerika'daki refahın eğitim üzerine etkileri oldukça karmaşıktır ve birçok farklı faktörü içerir. Eğitim, bir ülkenin ekonomik kalkınması, sosyal eşitsizlikleri azaltması ve insanların yaşam kalitesini artırması açısından önemli bir rol oynar.
Latin Amerika'daki refahın eğitim üzerine etkilerini açıklayan
bazı anahtar noktalar şunlar olabilir.
- İstihdam
Olanakları ve Gelir Düzeyi: İyi bir eğitim, bireylere daha fazla iş
fırsatı sunar. Daha yüksek eğitim seviyelerine sahip insanlar, genellikle
daha iyi ücretli işler bulma olasılıkları daha yüksektir. Bu da kişisel
gelirlerin artmasına ve dolayısıyla refahın artmasına katkıda bulunur.
- İnsan
Sermayesi Gelişimi: Eğitim, insanların yeteneklerini ve bilgi seviyelerini
artırmalarını sağlar. Bu, toplumun insan sermayesini geliştirmesine
yardımcı olur. Daha iyi eğitim almış bir nüfus, daha yaratıcı ve yenilikçi
bir iş gücü oluşturabilir.
- Sağlık
ve Beslenme: Eğitim, sağlık bilinci ve sağlıklı yaşam biçimlerini teşvik
etme açısından önemlidir. İyi bir eğitim alan insanlar, sağlık
hizmetlerine erişimde daha bilinçli olabilirler ve daha iyi beslenme
alışkanlıkları geliştirme olasılıkları daha yüksektir. Bu da sağlıklı bir
yaşam sürmeye yardımcı olur ve sağlık maliyetlerini azaltabilir.
- Sosyal
Eşitsizliğin Azaltılması: Eğitim, toplumlar arasındaki sosyal
eşitsizlikleri azaltma potansiyeline sahiptir. Eşit eğitim fırsatları
sunmak, fakir ailelerin çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamada önemli
bir rol oynar ve toplumsal hareketlilik şanslarını artırabilir.
- Sosyal İstikrar: Eğitim, toplumun daha bilinçli ve katılımcı bir şekilde yönetim süreçlerine katılmasına yardımcı olabilir. Bu, politik istikrarı artırabilir ve toplumsal sorunların barışçıl yollarla çözülmesine katkıda bulunabilir.
Ancak, Latin Amerika'da eğitim sistemi sık sık çeşitli
zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Bu zorluklar arasında eşitsizlik,
nitelikli öğretmen eksikliği, düşük okuryazarlık oranları, okula devamsızlık ve
altyapı eksikliği gibi faktörler bulunmaktadır. Bu sorunlar, refahın eğitim
üzerindeki olumlu etkilerini sınırlayabilir.
Sonuç olarak, Latin Amerika'daki refahın eğitim üzerindeki
etkisi çok önemlidir. İyi bir eğitim sistemi, ekonomik kalkınma, sosyal
eşitsizliklerin azaltılması ve insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesine
katkıda bulunabilir. Ancak, bu olumlu etkilerin gerçekleşmesi için eğitim
sistemlerinin iyileştirilmesi ve eşit erişimin sağlanması gerekmektedir.
Kısacası Latin Amerika’nın Kesik Damarları bilgilendirici bir metin gibi dursa da yaşanan
acı tarihin betimlemesini duygusal bir
şekilde ele alıyor. Ben okurken biraz hayıflanarak okumuş olabilirim. Galeano,
Aynalar’da üzerimde olumlu bir etki
bırakmıştı ama Latin Amerika’nın Kesik Damarları’nda kalbimi de kazandı. Entelektüel
sorumluluğunu yerine getiren, duyduklarını,
bildiklerini, deneyimlediklerini, araştırdıklarını hem cesaret göstererek hem de vicdani bir sorumluluk ortaya koyarak
paylaşmış.
Tavsiye ederim. Biraz da siz sinir olun!
Bu arada abimiz de burada. Bence karizmatik bir ihtiyar.
Şahin Çevik
17 Temmuz 2023 Buenos Aires -Arjantin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder