Murathan Mungan’ın Harita Metot Defteri kitabından öyküler okurken bir Ankara hikâyesine denk geldim. Lades oyunundan bahsediyordu. Unutanın cezalandırılması hikâyenin en can alıcı yeriydi anlatıya göre.
Bilirsiniz tavuğun lades kemiğini iki kişi uçlarından
tutarak bir iddiaya girer. Taraflardan biri diğerinin elinden bir şey
alırken ‘’aklımda’’ demesi gerekir.
Şayet unutup rakibinin uzattığı şeyi alırsa iddiayı kaybeder.
Bir şeyler okurken birden durup üzerine düşünmeye başlar
hatta kendi kendinize konuşmaya başlarısınız ya işte tam öyle oldu bende de.
‘’Bir saniye!’’ dedim içimden. Bu şey tıpkı bizim okullarda yaptığımız gibi…
Öncelikle yürürlükteki ölçme sistemimiz ve ardından gelen
değerlendirme kıstaslarımızla ilgili kısa bir giriş yapalım.
Ülkemizde öğrencilerimiz ilk defa 4.sınıf seviyesinde sınava
girerler. Bu yasa ile korunan durum birçok
eğitimci tarafından bilerek ya da bilmeyerek ihlal edilir. Adını çeşitli şekillerde
değiştirmeye de çalışsak bir çocuğun önüne kâğıt koyup, şu kadar süren var,
yapacaklarının bir puan karşılığı olacak, ailene bu sonuçlarla ilgili nicel bir
mesaj gidecek diyorsak o şey sınavdır. Öğretmenler 4. Sınıf seviyesine kadar
ders ve etkinlikleri gözlemler ve kanaatlerini karnelere ya da gelişim
raporlarına yansıtarak velileri de süreçten haberdar eder. Mesele ilkokulda bu
şekildedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili
tebliği hemen aşağıdadır.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İLKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Öğrenci Başarısının Değerlendirilmesi Ölçme ve
değerlendirmenin genel esasları
1-Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrenciler
için; Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı Geliştirme Birimi tarafından
bireyselleştirilmiş eğitim programı (BEP) hazırlanır ve bu öğrencilerin
başarıları, bu programda yer alan amaçlara göre değerlendirilir.
2-İlkokul 1, 2 ve 3 üncü sınıflarda öğrencilerin başarısı;
gelişim düzeyleri dikkate alınarak öğretmen rehberliğinde gerçekleştirilen ders
etkinliklerine katılımları ile öğretim programlarında belirtilen ölçme ve
değerlendirme ilkelerine göre tespit edilir. Karnede “çok iyi”, “iyi” ve
“geliştirilmeli” şeklinde gösterilir.
Not: bu derecelendirme ölçeği Amerikan eğitim sisteminde de
aynı şekildedir. Bizdekinden farklı olarak 4. Sınıf seviyesinde de aynı
derecelendirme ölçeği kullanılır.
3- İlkokul 4 üncü sınıfta öğrenci başarısı; sınavlar ile
ders etkinliklerine katılım çalışmalarından alınan puanlara göre
değerlendirilir. 0-100 arasında puanlanan sınavlar oluyor bunlar.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ölçme değerlendirme işlerini
düzenleyen birçok maddesi var tabii ki ama bizim alanımız ilkokul olduğundan
diğer alanlarda bir şeyler söylemek ilgililere ayıp olabilir, bu sebeple kendi
alanımızda kalmayı tercih ederim.
Milli Eğitim Bakanlığımız mevcut ölçe ve değerlendirme
sistemimizin temellerini 2005 yılında attı diyebiliriz. O tarihten bu yana birçok önemli değişiklik
yapıldı. Kısaca sıralamak gerekirse şunları hatırlamak çok kolay…
1- 2004 yılında 100 okulda pilot uygulaması yapılan
büyük değişim 2005 yılında yürürlüğe girdi ve ezbercilikten uzaklaşıp
Yapılandırmacı Yaklaşım’ı, sınav puanlarından çok süreçteki eylemleri gözlemlemeyi
hedefleyen bir yöntemden bahsedildi. Problem çözme, eleştirel düşünme gibi
kavramlar geniş kitleler tarafından cümle içinde kullanılmaya başlandı.

3-
İlk iki maddede akademik süreçlerin kısmen
daraltıldığını daha çok beceri, tutum ve davranışların ‘’ değerler eğitimi’’
gibi adları olan süreçlerle ön planda tutulmaya çalışıldığını ilk 3 yılda
sınavların kaldırıldığını sadece 4. Sınıfta sı ‘’geliştirilmeli,
iyi, çok iyi’’ şeklinde bir derecelendirme ölçeği kullanıldığını görebiliriz.
nav yapılabileceğini hatta 4.
Sınıf seviyesindeki sınavların da 2017-2018 eğitim öğretim yılının 2. döneminde
Türkçe ve Matematik dersleri için 3’ten 2‘ye indirildiğinin bilgisi bakanlığın
kendi iletişim kanalları aracılığı ile okullarımıza ulaştı. Yukarıda
belirttiğim ve Amerikan eğitim sisteminde de olduğu gibi gelecek yıllarda 4.
Sınıf seviyesinde sınavların tamamen kalktığını bunun yerine
Yukarıda saydığım birkaç madde ilkokul seviyesinde ölçme ve
değerlendirme süreçlerini kısaca özetlemeye yetecek bilgileri barındırıyor. Üst
seviyelere çıkınca işlerim karıştığını, sınavları yapanlarında kısaltmaları
(sınavların adlarının kısa halleri AL-SBS-OKS-LGS-ÖSS-LKS-YGS-HGS… Araya bir
iki tane de ben katsam fark etmezsiniz bence J)
akıllarında tutmak için özel gayret harcadıklarını düşünmek hiç zor değil.
Çocuklarımızın neleri yapabildiklerini anlamak ve
yapabildiklerini belirlemek, eksik kalmış taraflarını da güçlendirmek için yeniden
planlama yapmak ölçme ve değerlendirme uzmanlarının genellikle vurguladığı ama
yürürlükte gerçekleşemeyen bir durum olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Kendisine katkılarından dolayı teşekkür ediyor,
kariyerinde başarılar diliyorum.
Görseller Amerikan ve Türk sistemindeki karneleri kıyaslamamız için işe yarayabilir. Teorik olarak birbirinden çok uzek sayılmaz ama ölçme ve değerlendirmeye bakış açımızı biraz değiştirmemiz bize iyi gelebilir.
Şahin Çevik
2.05.2018
İstanbul
Okudum.Ölçme ve değerlendirme konusunda aynı fikirdeyim. Sınav yapmadığım için eleştirilen bir öğretmen olarak kimi zaman başarısızlıkla özdeşleştirildim. Bu durum içsel motivasyonumu düşürse de inandığım öğrertmenliği yapmaktan vazgeçmedim. Sonuçta ben beni bildikten sonra başkalarının ne düşündüğü çok da önemli değil.Bu yazıyı okuyunca ne kadar da doğru bir şey yaptığımın farkındalığını yaşamak beni mutlu etti.Teşekkür ediyorum Şahin öğretmenim.
YanıtlaSil