2 Mayıs 2018 Çarşamba

Unutmak Sadece Lades Oyununda Cezalandırılmaz


Murathan Mungan’ın Harita Metot Defteri kitabından öyküler okurken bir Ankara hikâyesine denk geldim. Lades oyunundan bahsediyordu. Unutanın cezalandırılması hikâyenin en can alıcı yeriydi anlatıya göre.

Bilirsiniz tavuğun lades kemiğini iki kişi uçlarından tutarak bir iddiaya girer. Taraflardan biri diğerinin elinden bir şey alırken  ‘’aklımda’’ demesi gerekir. Şayet unutup rakibinin uzattığı şeyi alırsa iddiayı kaybeder.
Bir şeyler okurken birden durup üzerine düşünmeye başlar hatta kendi kendinize konuşmaya başlarısınız ya işte tam öyle oldu bende de. ‘’Bir saniye!’’ dedim içimden. Bu şey tıpkı bizim okullarda yaptığımız gibi…

Öncelikle yürürlükteki ölçme sistemimiz ve ardından gelen değerlendirme kıstaslarımızla ilgili kısa bir giriş yapalım.

Ülkemizde öğrencilerimiz ilk defa 4.sınıf seviyesinde sınava girerler.  Bu yasa ile korunan durum birçok eğitimci tarafından bilerek ya da bilmeyerek ihlal edilir. Adını çeşitli şekillerde değiştirmeye de çalışsak bir çocuğun önüne kâğıt koyup, şu kadar süren var, yapacaklarının bir puan karşılığı olacak, ailene bu sonuçlarla ilgili nicel bir mesaj gidecek diyorsak o şey sınavdır. Öğretmenler 4. Sınıf seviyesine kadar ders ve etkinlikleri gözlemler ve kanaatlerini karnelere ya da gelişim raporlarına yansıtarak velileri de süreçten haberdar eder. Mesele ilkokulda bu şekildedir.  Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili tebliği hemen aşağıdadır.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İLKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Öğrenci Başarısının Değerlendirilmesi Ölçme ve değerlendirmenin genel esasları
1-Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrenciler için; Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı Geliştirme Birimi tarafından bireyselleştirilmiş eğitim programı (BEP) hazırlanır ve bu öğrencilerin başarıları, bu programda yer alan amaçlara göre değerlendirilir.
2-İlkokul 1, 2 ve 3 üncü sınıflarda öğrencilerin başarısı; gelişim düzeyleri dikkate alınarak öğretmen rehberliğinde gerçekleştirilen ders etkinliklerine katılımları ile öğretim programlarında belirtilen ölçme ve değerlendirme ilkelerine göre tespit edilir. Karnede “çok iyi”, “iyi” ve “geliştirilmeli” şeklinde gösterilir.

Not: bu derecelendirme ölçeği Amerikan eğitim sisteminde de aynı şekildedir. Bizdekinden farklı olarak 4. Sınıf seviyesinde de aynı derecelendirme ölçeği kullanılır.

3- İlkokul 4 üncü sınıfta öğrenci başarısı; sınavlar ile ders etkinliklerine katılım çalışmalarından alınan puanlara göre değerlendirilir. 0-100 arasında puanlanan sınavlar oluyor bunlar.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ölçme değerlendirme işlerini düzenleyen birçok maddesi var tabii ki ama bizim alanımız ilkokul olduğundan diğer alanlarda bir şeyler söylemek ilgililere ayıp olabilir, bu sebeple kendi alanımızda kalmayı tercih ederim.

Milli Eğitim Bakanlığımız mevcut ölçe ve değerlendirme sistemimizin temellerini 2005 yılında attı diyebiliriz.  O tarihten bu yana birçok önemli değişiklik yapıldı. Kısaca sıralamak gerekirse şunları hatırlamak çok kolay…

1-  2004 yılında 100 okulda pilot uygulaması yapılan büyük değişim 2005 yılında yürürlüğe girdi ve ezbercilikten uzaklaşıp Yapılandırmacı Yaklaşım’ı, sınav puanlarından çok süreçteki eylemleri gözlemlemeyi hedefleyen bir yöntemden bahsedildi. Problem çözme, eleştirel düşünme gibi kavramlar geniş kitleler tarafından cümle içinde kullanılmaya başlandı.

      2-      İlköğretim 5 yıldan 4 yıla indi. Bu değişikliğin sınıf öğretmeni istihdamı istatistiklerinden başka bir işe yaradığını görmedim ama iyi bir şeymiş. İşi bilenler öyle diyor! İlkokulun 4 yıl olmasını ardında bir de 72 ayını tamamlamış çocukları aldığımız okullarımıza artık 60 ayını tamamlamış çocukları da alır olduk.

     3-      İlk iki maddede akademik süreçlerin kısmen daraltıldığını daha çok beceri, tutum ve davranışların ‘’ değerler eğitimi’’ gibi adları olan süreçlerle ön planda tutulmaya çalışıldığını ilk 3 yılda sınavların kaldırıldığını sadece 4. Sınıfta sı   ‘’geliştirilmeli, iyi, çok iyi’’ şeklinde bir derecelendirme ölçeği kullanıldığını görebiliriz.
nav yapılabileceğini hatta 4. Sınıf seviyesindeki sınavların da 2017-2018 eğitim öğretim yılının 2. döneminde Türkçe ve Matematik dersleri için 3’ten 2‘ye indirildiğinin bilgisi bakanlığın kendi iletişim kanalları aracılığı ile okullarımıza ulaştı. Yukarıda belirttiğim ve Amerikan eğitim sisteminde de olduğu gibi gelecek yıllarda 4. Sınıf seviyesinde sınavların tamamen kalktığını bunun yerine

Yukarıda saydığım birkaç madde ilkokul seviyesinde ölçme ve değerlendirme süreçlerini kısaca özetlemeye yetecek bilgileri barındırıyor. Üst seviyelere çıkınca işlerim karıştığını, sınavları yapanlarında kısaltmaları (sınavların adlarının kısa halleri AL-SBS-OKS-LGS-ÖSS-LKS-YGS-HGS… Araya bir iki tane de ben katsam fark etmezsiniz bence J) akıllarında tutmak için özel gayret harcadıklarını düşünmek hiç zor değil.

Çocuklarımızın neleri yapabildiklerini anlamak ve yapabildiklerini belirlemek, eksik kalmış taraflarını da güçlendirmek için yeniden planlama yapmak ölçme ve değerlendirme uzmanlarının genellikle vurguladığı ama yürürlükte gerçekleşemeyen bir durum olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.  

Türkiye ile Amerika arasında ölçme değerlendirme farklılıklarını ve benzerliklerini Uşak Üniversitesi’nde görev yapan Dr. Türker Toker’e ile konuştuk. Türker Hoca University Of Denver’da Ölçme ve Değerlendirme üzerine lisans ve doktora tahsilini yaparken kızı Amerikan sistemine bağlı bir ilkokulda okuduğu için iki yönden de sistemi karşılaştırabilecek ender insanlardan birisidir.
Kendisine katkılarından dolayı teşekkür ediyor, kariyerinde başarılar diliyorum.



Görseller Amerikan ve Türk sistemindeki karneleri kıyaslamamız için işe yarayabilir. Teorik olarak birbirinden çok uzek sayılmaz ama ölçme ve değerlendirmeye bakış açımızı biraz değiştirmemiz bize iyi gelebilir. 

Şahin Çevik
2.05.2018
İstanbul

1 yorum:

  1. Okudum.Ölçme ve değerlendirme konusunda aynı fikirdeyim. Sınav yapmadığım için eleştirilen bir öğretmen olarak kimi zaman başarısızlıkla özdeşleştirildim. Bu durum içsel motivasyonumu düşürse de inandığım öğrertmenliği yapmaktan vazgeçmedim. Sonuçta ben beni bildikten sonra başkalarının ne düşündüğü çok da önemli değil.Bu yazıyı okuyunca ne kadar da doğru bir şey yaptığımın farkındalığını yaşamak beni mutlu etti.Teşekkür ediyorum Şahin öğretmenim.

    YanıtlaSil