5 Ocak 2018 Cuma

BENİM ÇOCUĞUM HİÇ YALAN SÖYLEMEZ


Kabul ediyorum sizin çocuk gerçekten yalan söylemez.  Buna inanıyorum… Bir ebeveyn çocuğunun yalan söylememe davranışıyla gurur duyabilir. Belki haklıdır da. Belki de yalan söylememiş olmak haklı olmakla aynı şeydir ya da çok alakalıdır, emin değilim. Okullarda sıklıkla karşılaştığımız öğrencilerin birbirlerine temas etmelerinin ardından yaşadıklarımızla ilgili biraz konuşabiliriz.

Hemen her gün yaşadığımız bir olaydan bahsetmek istiyorum. Bir çocuk öğretmeninin yanına sızlanarak ya da ağlayarak gelir ve
‘’ Ahmet bana vurdu.’’,
‘’ Ayşe saçımı çekti.’’,
‘’Erkekler oyunumuzu bozuyor.’’,
‘’Cem oyuncağımı aldı.’’,
‘’Barış beni oyuna almıyor.’’…


Türevi şikâyetleri yaklaşık olarak her gün alırız. Bizler öğretmenleriz ve bunlar bizim hayatımızın oldukça sıradan durumları oluyor. Bana kalırsa buraya kadar olan her şey normal. Belirttiğim gibi öğretmenler olarak bu olayları çok sık yaşıyoruz ve elimizden geldiğince adalet dağıtmaya da çalışıyoruz. Öğretmenlik sadece öğretmenlik değil sonuçta…  Öğrenciler yakındıkları şeyleri bize söyledikleri anda anlamaya ve detayları deşifre etmeye çalışıyoruz. Elbette çocuklarımız yalan söylemiyor. Kesinlikle doğru şeyler söylüyorlar. Bu konuda velilere katılıyorum. Diğer çocuğu yanımıza alıp dinlediğimizde görüyoruz ki o da yalan söylemiyor. Peki, çatışan iki kişi aynı anda nasıl doğru şeyleri söylüyor olabilir. Çok basit.  Her çocuk sadece kendi işine yarayan kısımlarını anlatır ve yalan konuşmamış olur. Esasen buraya kadar da her şey normal ya da normale yakın. 

Garip olan süreç buradan sonra başlıyor.
Her çocuk kendi işine yarayan kadarını akşam eve gittiğinde ailesine de anlatıyor. Ardından büyük ihtimalle sınıfın ortak Whatsapp grubunda ya da paralel daha küçük gruplarda konu tartışılmaya başlıyor. Özellikle de Whatsapp gruplarına takmış durumdayım bu aralar. Resmen sosyal linç oluyor bazen ( Buradan Black Mirror serisinin Sosyal Linç bölümüne bir selam durmak isterim)… İmkânım olsaydı buna izin vermezdim ama Whatsapp grupları velilerin kendi inisiyatifi olduğu için genelde çok temas edemiyoruz. Tabi bu gruplarda sadece öğrenci dedikoduları dönmüyor. Öğretmenler de zaman zaman bu dedikodu ringinin dayak yiyeni olabiliyor. Ben ortalama bir Türkiyelilik diyorum bu sürece.  


Çocuğunun hiç yalan söylemediğine inanan veli yine sadece duyduklarına göre hareket edip kendince aksiyon alıyor. Bu yalan olmayan eksik bilgi hali velileri bazen komik durumlara dahi düşürüyor. Böyle bir durumda velilerin öğretmenlerle iletişim kurmasını tavsiye ederim. Bazen velilerin hiç tahmin etmediği durumlar olabiliyor. Rahmetli Uğur Mumcu memleketin büyük meselelerinden birinin ‘’ Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak…’’ olduğunu söylerdi. Aynen öyle de bu konularda da örüntümüz devam ediyor.

Sürecin bu şekilde ilerliyor oluşundan kime ne zarar geliyor ki? Bakınca o kadar da büyük bir mesele gibi durmuyor aslında ama bu süreç istediklerini ağlayarak yaptırmak isteyen çocuklar yaratıyor. Ne yazık ki ağlayarak bir şeyler yaptırmak isteyen çocukların diğerlerinin gözündeki imajı pek karizmatik değil. Genellikle ailesinin manipülasyonuna maruz kalan çocukların arkadaşlık ilişkileri de  zarar görüyor. ( Çocuklara kalsa ertesi gün tekrardan oynamaya devam edecekler ama velilerin hafızası maalesef daha güçlü.)  Çocukların özel hayatları ile okul yaşantısı arasındaki farklar bazı çocuklarda büyük sarsıntılara neden oluyor ve çocuk soruyor. Hangisi gerçek? Hangisi benim mutlu olmam için daha kullanışlı? 

Veli, çocuk, okul, diğer çocuklar, öğretmen arasında bazen çatışma, bazen sadece dedikodu, bazen kırgınlıklar olabiliyor. Öğrenciler arasında krizlerin olmayacağı bir okuldan söz etmek mümkün değildir. Ama bu krizleri yönetmenin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Velilerin de bu sürecin bir parçası olması, hatta okul yönetimine destek olması gerektiğine de inanıyorum. Bunu yaparken gerçek bilgileri kullanmak en temel hareket noktası olabilir.  Belki de veli olmanın bizim ülkemizde de standartları olmalı. Veli olmanın standardı mı olurmuş demeyin…

Türkiye’de bir veli topluluğu-derneği henüz yok.  Esasen var ama Türkiye Veli Öğrenci Derneği’nin web sitesinde 4 miting fotoğrafı, 3 pankart var başka da bir şey yok. Değersiz gördüğüm falan elbette yok ama biraz daha derli toplu hale gelmesi ülkemizin lehine olurdu diye düşünüyorum. Bu dernekler okullara hangi soruların sorulması gerektiğini konusunda velileri eğitebilir. Üsluptan tutun da hangi soruları öğretmene, hangi soruları yöneticilere soracaklarının eğitimi dahi verilebilir. Ne bileyim özel okulların iddia ettiği şeylerin perde arkasının ne olduğu sorulabilir. Bilgi sahibi olmayan velinin kaliteli soru sormasını beklemek elbette yanlış bir beklentidir ama veli dernekleri bu konuları radarına alabilir diye düşünüyorum. Böylelikle velilerin bakış açılarının gelişmesine katkılar sağlanabilir. Politika yapıcıları dahi zaman zaman yönlendirmek mümkün olabilir.  Okul yöneticileriyle eğitimin iyileşmesi için toplantılar yapabilir. Maalesef şu anda işler bu şekilde değil. Haliyle de veliler ne yapacağını pek bilmiyor. Esasen kızmıyorum ama olaylara bakış açısı ile kendi çocuğuna kötülük eden velileri gördüğümde de içim acıyor.  


2017 yılının Eylül ayında Cambridge Üniversitesi’nde katıldığım bir konferansta European  Parents Association’ın (Avrupa Veli Derneği) başkanı Eszter Salamon’u dinlemiştim. Söylediklerine ve web sitelerinde ilan ettiklerine bakılırsa Avrupa’daki veli birliklerinin ülkenin eğitim politikaları dahi belirlenirken dinlendiğini görüyoruz. Aynı veli birlikleri veli olmanın standartlarını gayet net şekilde belirtmiş. Batının iyi yönlerini yine alamamışız sanırım!

Şu bağlantıda Avrupa Veli Birliği’nin üyelerinin listeleri bulunmaktadır. Merak edenler ifade etmeye çalıştığım detayları inceleyebilir.

Bazı ülkelerden birden fazla veli derneği bu topluluğun üyesi olmuş durumda.
Eğitimi önemsiyor olmalılar.

Kısacası velileri çocuklarının ağzından çıkanlara ‘’ayet’’ muamelesi yapmayı bir an önce bırakmalı. Bu tutum başta çocuklara ardından okul iklimine belki de akademik ilerleyişe bile zararlar veriyor olabilir. Veli olmak uzun soluklu bir durum bizim ülkemizde yaklaşık 20 yıl sürüyor bu sebeple ’’veli‘’ ünvanının anlamının iyice öğrenilmesi gerekir.
Bu arada çuvaldızı kendime iğneyi velilere batırıyorum…

Şahin Çevik
2 Ocak 2018

İstanbul 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder