Yuval Noah Harari’nin Saphiens adlı kitabı yakın tarihe
damga vuran bir kitap oldu. Aslında herkesin bildiği şeyleri anlattı ama
herkesin bildiği her şeyi ustaca bağlantılandıran Harari’nin başarısının
kaynağı dünyanın tarihine kuşbakışı bakmamızı sağlamasıdır. Bir de kitabın
yayımlandığı ülkeler için özel değişiklikler yapılarak baskı yapılması kitabı
her toplumun sahiplenmesini sağladığını iddia edenler de bulunmaktadır. Bu
kısmı oldukça ilginç... Söz gelimi kitabın Türkiye baskısında bir dilden
bahsedilecekse ‘’Türkçe’’ örnek gösterilmiş, haliyle de ‘’ as bayrakları as
as’’ durumu ortaya çıkmış gibi görünüyor. Bilişsel Devrim, Tarım Devrimi ve
Bilim Devrimi’nin insan türünün 3 büyük başarısı olarak belirtildiği Saphiens’e
göre insanlık 3. Devrimin içerisinde bulunuyor. Her şeyi etkileyecek 4.
Devrimin ne olacağını kestirmek zor ama 3. Devrimin (bilim devrimi) her
şeyimizi değiştirdiğini anlamak çok kolay.
Bilim devrimi yeme içme, eğlenme, sosyalleşme, başarılı
olma, evlenme, eğitim alma, eğitim verme,
bilgiye ulaşma, problem tasavvurumuz, iletişim gibi alanlardaki davranışlarımızı
değiştirdi. Yani 500 yıl önceki insan ile biz yukarıda belirttiğim alanlarda
asla aynı değiliz. Eğer bilim ve
teknoloji benzer şekilde ilerler ise benzer bir evrimin gelecekte de
olacağından şüphe yok.
Belirttiğim gibi eğitim alma-verme, bilgiye ulaşma şeklimiz,
problem tasavvurumuz da değişti. Mesela 500 yıl önce yaşayan birinin karbon ayak izi ile ilgili bir sorunu
yoktu ama artık bu bir problem ve bu sorunu çözmemiz lazım.
Bugün sınıflara konulan etkileşimli tahtalar beyaz yüzeyleri
üzerine yazılar yazılmak suretiyle tahta vazifesini icra etmekte olduğunu da
biliyorum. Tabi bu en kötü gerçeklik...
Elbette şevkli olan ve elinin altındaki cihazın özelliklerini en iyi şekilde
kullanmak için emek veren öğretmenler var…
Bir sürü soru sorulabilir. Bir sürü cevap bulunabilir. Kim bilir belki
de bu teknolojiye hazır değildik. Beceremedik ya da bu projeden asıl gaye
eğitim kalitesini yükseltmek değildi. Bu
etkileşimli tahtaların tedarikçileri kimler? Bu şirketler önce kurulup sonra
devlete projeyi kabul ettirmiş olabilir mi? Konu eğitim olunca devlet hemen
kabul etmiş olabilir mi? Aç gözlülük, altyapı oluşmadan eylem ortaya koydurmuş
olabilir mi? Dediğim gibi soru çok ve cevap belki daha çok. Buradan anlıyorum
ki ya biz Türkiye'de eğitim için çalışan kitle oalrak bu değişime hazır değildik ya da eğitim
bahane edilerek devletin parası yanlış şekilde kullanıldı. Bakanlık
otoritelerinin yol haritasındaki değişiklikleri, iptaller, ertelemeler gayet
plansız olduğumuzu işaret etmeye yetiyor. Bizim soru sorma kapasitemiz ve
sesimizi duyurma kabiliyetimizin olmayışı ya da bize zaten sorulmuyor oluşu
gibi konulara girmiyorum bile… Ezcümle bu konudaki muhtaç olan eğitim
topluluğumuzdur. Eğer ki tavuk hasta ise vay halimize…
Bu arada FATİH Projesinde
gelinen noktanın detaylarını ekteki haberde de bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder