![]() |
Bir bitkinin
beklenilenden daha hızlı büyüdüğünü ya da yapraklarının-çiçeklerinin daha
parlak olduğunu düşündüğümüzde ‘’ yerini sevmiş’’ deriz. Aynı bitki ışık, su,
hava, toprak gibi unsurların daha değişik oranlarda bir araya geldiği yerde
benzer şekilde büyümeyebilir hatta beklenilenin gerisinde dahi kalabilir ve
istenilen miktarda ürün vermeyebilir. Böyle durumlarda ise verimi artırmak için
bazı müdahalelerde bulunuruz çünkü amaç en iyi sonuca ulaşmaktır.
Canlıların
yaşamlarına devam edebilmeleri için özelliklerine uygun ekosistemlere ihtiyaç
duyarlar. Tıpkı biz insanlar gibi… Buradan sonraki içerik eğer başarabilirsem çocuklarımızın
‘’ Yerini Sevmesi’’ ile ilgili olacaktır.
Öğretmenler,
okullar, veliler, eğitim politikalarımızı üretenler, üniversiteler öğrencilerin
en iyi noktalara ulaşması için adeta yarış halindeler. Her kurum en iyi sınav sonuçlarına ulaşmaya,
her öğrenci en iyi okula girmeye, her aile çocuğuyla gurur duymaya çok hevesli.
İnanılmaz kalabalık bir hengâme var ve birçok çocuk sistem tarafından linç
ediliyor. Uzaktan bakınca ulusal eğitim sistemimiz yaklaşık olarak bu şekilde
görünüyor. Biz öğretmenler de bu kalabalığın bir parçasıyız şüphesiz. Bu
şartlar altında dahi çocuklarımızın ekosistemlerini en iyi şekilde düzenlemek
gibi görevimiz bulunuyor. Unutmayalım bugün ülkemizde bir milyondan daha fazla
öğretmen fiilen görevde!
Yukarıda bir
bitkinin ihya olabilmesi için gerekenleri belirtmiştik, benzer bir bakış
açısıyla baktığımızda müfredat,
öğretmenler, okul yönetimi, veliler, oyun alanları, derslikler, spor alanları,
lavabolar, aydınlatma, iklimlendirme, yeme-içme, koridorlar, zemin, teknoloji,
ulaşım ve hepsinden daha önemlisi okuldaki ruhsal iklim gibi değişkenler
çocuklarımızın yerini sevmesini sağlıyor ya da sevmemesine sebep oluyor.
Sürece kuşbakışı bakabilen yetkin eğitimciler
ve okul yönetimleri gereken tüm aksiyonları almanın doğrudan sorumlusudur.
Aileleri de son cümlenin içinde belirtebilirdim ama ayrıca belirtmeyi aşırı
önemli görüyorum. Aileler okul yönetimlerine doğru ve kaliteli soruyu sormayı
mutlaka öğrenmeliler. Aksi halde özel ya da devlet fark etmez okul
yönetimlerinin geneli kendi lehine davranmaktan çekinmezler!
Bitkinin
yerini sevmesi analojisinden devam edecek olursak yukarıda belirttiğimiz ısı aileye, ışık öğretmene, toprak okula, su
müfredata ve hava da okul iklimine benziyor dersem çok itiraz almam sanırım.
Peki ama
nasıl?
Öncelikle
okul yönetimleri (özel okullarda kurucular ya da yönetim heyeti, devlet
okullarında yerel ve ulusal otoriteler) çocuklarımızın değerli, önemli, çalışkan,
başarılı hissedebileceği ortamlar tasarımlanmalıdır. Bunu yaparken ilk iş parlak mermerlere,
süpersonik akıllı tahtalara, uydudan takip edilebilen servis minibüslerini
hazırlamak değildir. En azından liste başı gereksinimler bunlar değildir.
Tam bu
noktada yazıyı okumayı bırakıp İzmir Fen Lisesi’nin web sitesine girip ne demek
istediğime bakabilirsiniz.
Türkiye’nin en başarılı lisesi (ulusal
sınavlar puanlar vs. açısından) olmasına karşın en iyi okul kampüsüne sahip
değil hatta ilk 500’e giremeyeceğini iddia edebilirim…
En önemli
şeylerin ne olduğuna gelince okulun iklimi, paydaşlar arasındaki geribildirim
kültürü ve iletişim kanallarının açık olması gerçekten çocuklar adına en iyi
sonuçlar için daha değerlidir. Bu kurgu sağlanabilirse çocuklar kendini değerli
hisseder ve iyi sonuçlar için ilk adım atılmış olacaktır. Zaman zaman özellikle
de devlet okullarında görev yapan meslektaşlarımdan özel okulların topluma
şımarıklık pompaladığını duyuyorum. Yukarıda belirtilen değerli hissetme durumu
ile şımarıklık kültürü arasında çok ciddi bir anlam farkı bulunmaktadır. Bunu
Davut Golyat kitabındaki bir alıntıyla ifade etmek isterim şöyle ki;


Aynı hayali
kendi çocuklarımız için de kurmalıyız. En önemli olan şeyi seçmeye
çalışmalıyız. Bunu yaparken velilerin durumunu son kez vurgulamak istiyorum.
Veliler okul yönetimlerine en iyi kaliteli sormak zorundadırlar. Herkes hazırda
tuttuğu bahaneyi bir an önce kenara bırakarak geleceğimiz olan çocuklar için en
iyi olanı seçme konusunda fikirler üretmelidir. Özellikle de öğretmenler.
30 Tem. 17
İstanbul
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil