Bugün ilginç
sayılabilecek bir olay yaşadık. Her
zaman olduğu gibi okuma saatinde öğrenciler okuma yaparken sıra Uras’a
geldi. Uras da iyi yaptığı işlerden birisi olan okumasını çok başarılı şekilde tamamladı.
Sonra nasıl oldu anlamadım, sınıfta alkışlar yükseldi. Arkadaşları Uras’ın
okumasını çok beğendi ve onu onurlandırmaya karar verdiler. Bu bir sınıf için çok
keyifli bir durumdur. Çocuklar kendi aralarında takdir edecekleri bir davranışı
belirledi hatta eylem ortaya koydular.
Bir öğretmen olarak durumu biraz romantik bulup gidişata dokunmadım.
Dokunmayınca çocuklar daldan dala atlayarak 30 saniye sonra ‘’ter kokusunun’’ kötü bir şey olduğunu konuşmaya başladılar. Bunu hiç beğenmedim, hemen sınıfımı toparladım ve okumaya devam ettik. Hikâye buraya kadar yükseldi. Keyifli hale geldi. Sonra birden sıradanlaştı değil mi? Hepimizin bildiği gibi oldu. Belki okumaya devam etmeme kararı almak üzereydiniz. Peki, hiç düşündünüz mü nasıl oldu da çocuklar, Uras’ın kaliteli okuma davranışından ter kokusunun kötülüğüne geçti? Lütfen şu anda 1 dakika kadar ara verin ve bunun nasıl olmuş olabileceğini düşünün.
Dokunmayınca çocuklar daldan dala atlayarak 30 saniye sonra ‘’ter kokusunun’’ kötü bir şey olduğunu konuşmaya başladılar. Bunu hiç beğenmedim, hemen sınıfımı toparladım ve okumaya devam ettik. Hikâye buraya kadar yükseldi. Keyifli hale geldi. Sonra birden sıradanlaştı değil mi? Hepimizin bildiği gibi oldu. Belki okumaya devam etmeme kararı almak üzereydiniz. Peki, hiç düşündünüz mü nasıl oldu da çocuklar, Uras’ın kaliteli okuma davranışından ter kokusunun kötülüğüne geçti? Lütfen şu anda 1 dakika kadar ara verin ve bunun nasıl olmuş olabileceğini düşünün.
Eğitimin En Önemli Kavramı Bağlantı

Okuduğunuz çocukların
yaşantısından kısa ama gerçek bir kesit. Onlar bir konuyu tartışırlarken son
söylenen cümlenin en dikkat çekici kısmını alıp, ilgili konuda kendisinden bir
şeyler söylemeye meyillidirler. Hele hele de 1. Sınıf öğrenciler bu konuda kural
tanımazlar. Neye mal olursa olsun akıllarından geçenleri paylaşmak isterler.
Sınıf öğretmenleri beni daha iyi anlayacaklardır.
Ben bu
örüntüye temas etmeseydim muhtemelen iyi kokmayan şeylerden devam eden sohbet
yiyeceklere, oradan beslenmeye, oradan yemeklere, oradan anneannenin yaptığı
yemeklere, oradan köye, oradan tatile kadar gidecekti. Freni boşalmış kamyon
gibi gidecekti.
Peki, nasıl
olmalı? Çocukların daldan dala atlayarak şevkle anlatmak istedikleri varken
bitmesi gereken kitapları nasıl değerlendirmeliyiz? Toplama işlemleri ne
olacak? Öğretmenin ''Bu kadar yeter. Ne biçim sınıf bu?’’ deme ihtiyacını nereye
koymalıyız? Çocuklar belki korku, belki saygı ve belki de sevgiden konuşmalarına son
vererek tam da öğretmenlerinin dediği gibi olurlar. Biraz yüksek ses her şeye
yeter…
Yalnız bu
şekilde olunca bazı şeyler feci şekilde ıskalanmış olabilir. Söylenecek sözler
eksik kalmış olabilir. Birbirinden
öğrenecekleri şeyler eksik kalmış olabilir. Öğretmenin çocuklardan öğrenecekleri
eksik kalmış olabilir. Hani birlikte
öğrenmek dediğimiz şey var ya iste tam olarak o eksik kalmış olabilir.
Bu denklem
nasıl çözülür? Gerçek bir öğrenme hayal
ediyoruz. Alakasız şeyleri konuşmak isteyen bir sınıf, bitmesi gereken
kitaplar…
Çocuğun Doğası Öğretmenin Sorusu

Öğretmenlik
dediğimiz şey ise kaliteli sorular sorarak çocukları manipüle etme ile çok
alakalıdır. Eğer biz öğretmenler çocukların alakasız ve yersiz şeyleri
konuşarak vakit kaybetmelerini istemiyorsak kaliteli sorular sormak
zorundayız. Rehber sorular da
diyebileceğimiz bu sorular hem öğrenmeyi hem de pozitif bir sınıf iklimini beraberinde
getirecektir.
Söz gelimi
‘’Kızılırmak Nehri kaç kilometredir?’’ sorusunun eğitim ve öğretim açısından
pek de anlamlı olmadığını düşünen öğretmenlerdenim. Kızılırmak Nehri’nin kirlilikle
olan bağlantısı sorulur ve tartışılırsa belki hava kirliliği de konuşulur. Hava
kirliliği konuşulursa taşıtlar da konuşulur. Taşıtlar konuşulursa arabaların
formu konuşulur. Arabaların formu konuşulursa sürtünme kuvveti konuşulur.
Sürtünme kuvveti konuşulursa kar yağışı konuşulur. Kar yağışı konuşulursa
Arabistan konuşulur. Arabistan konuşulursa İslam konuşulur. İslam konuşulursa
devletler konuşulur. Devletler konuşulursa cumhuriyet konuşulur. Cumhuriyet
konuşulursa Sakarya Meydan Muharebesi konuşulur. Sakarya Meydan Muharebesi konuşulursa
Sakarya Nehri konuşulur. Sakarya nehri konuşulursa tıpkı Kızılırmak Nehri’nde olduğu
gibi kirlilik konuşulur. Örnek çerçeve de fizik, tarih, coğrafya, teoloji
alanları vardı. Kavramsal bakış açısı disiplinler arası etkileşimi önerir
zaten. Kaliteli öğrenme için ise disiplinler arası yöntemin olumlu taraflarını
tartışmaya gerek yoktur.
Söz konusu
çerçeve öğretmen tarafından sınırlandırılır ve çocukların tartışmasına açılırsa
işte o zaman çocuklar ve öğretmen öğrenme paydaşı olurlar. Böylelikle hem
kaliteli bir öğrenme ortamı hem de pozitif bir sınıf iklimi dizayn edilir çünkü
süreçte çocuklar geniş bir harekât alanına çekilecek kaliteli tartışmalar için
her şey hazır olmuş olacaktır. Bu ise istendik bir durumdur. Yani ter kötü
koksa da iyi sorularla sohbet doğru yere çekilebilir…
Şahin Çevik
28 Mart 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder