14 Mart 2017 Salı

PEDRO ALVARES ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ


2016 Avrupa  Kupası’nda Portekiz ile Fransa arasında oynanan final maçını Portekiz uzatmalarda attığı golle 1-0 kazanarak kupayı almayı başarmıştı. Geçtiğimiz yazın başında herkes futbol konuşuyordu. Fransa ev sahibiydi. Cristiano Ronaldo final maçında sakatlanmış ve uzun süre ağlamıştı. Bir sürü olay kolayca hatırlamamızı sağlayan.

Esasen bu gol Fransızların, Portekizlilerden yediği ilk gol değildir. Fransızlar ilk, belki de en önemli golü 1500 yılında yemişti.  Portekiz imparatorluğu ünlü kâşifleri sayesinde Afrika Kıtası’nın bütün batı kıyılarını, Kızıl Deniz civarındaki bazı bölgeleri ve Hindistan’ın batı kıyılarını koloni haline getirmişti. O yıllar da kim nereye gemisini yanaştırırsa oraya sahip çıkıyor, yerli halkı himayelerine alıyorlardı.

Portekiz Kralı adına Hindistan’a ulaşmak üzere yola çıkan Pedro Alvares Cabral adındaki kaşif yanlışlıkla Rio’ya ulaşmış ve Fransızların henüz keşfettiği topraklardaki yerlileri Portekiz kralının himayesine almıştır. Fransızlar henüz siyasi, askeri ve ekonomik olarak varlıklarını güçlendiremeden Portekiz Kralı’nın adamları tarafından 1500 yılında katledilmişlerdir. Brezilya’nın resmi olmasa da gayri resmi olarak varlığının başlangıcı da bu olay kabul edilir. Hikâyemizin buraya kadar olan kısmı elbette seyyah öğretmen başlığı ile yan yana iyi durmamış olabilir ama bizim asıl konuşmak istediklerimiz buradan itibaren başlıyor.

Asıl amacımız emperyalist güçlerin din ve eğitim sistemlerinin kullanarak, hakları nasıl sömürdüklerini Brezilya’nın en önemli lisesi kabul edilen Escolar De Alvares üzerinden tartışmaktır.

Emperyalizmin Amentüsü

Bütün emperyalist/ sömürgeci devletler tarih boyunca bir beldeyi kralları adına ele geçirdiklerinde ilk iş olarak tanrıyı temsil ettikleri! için kendi dinlerinin mabetlerini ve kendi ekollerini ifade etmek için okullarını kurarlar.(Bu ara da e’cole kelimesi Fransızca olup okul demektir. Aslında okulların işlevini ifade etmek çok anlamlı bir tını oluştuğu için okul kelimesini bir kez daha düşünmemiz gerekebilir…)

Pedro Alvarez Cabral da aynı şeyi yaparak şehrin en önemli meydanı sayılan limana kocaman bir kilise ve nispeten daha içeride sayılacak bir noktaya da o dönemin yüksek eğitim kurumu sayılabilecek bir lise yaptırmıştır.
Bana kalırsa başarılı da olmuştur. Teknik olarak başarılı olmuştur demek istedim aslında. Aksi halde kan döken ve emeği sömüren hiçbir eylem ve  devlet başarılıdır denemez. Bu fikir başka bir tartışmanın konusu olabilir. Bu sebeple şimdilik sömürge tartışmasını tamamlıyorum.


Uzaklardaki Bir Okul Ne Kadar Anlamlı Olabilir ki?

2015 yılının hemen başında ziyaret ettiğim Brezilya’dan bir sürü şey hatırlıyorum. Maracana Stadı’nın, İsa Heykeli’nin, kara yoluyla Arjantin’e kadar ulaşmak için günlerce içinde kaldığım  Amazon Ormanları’nın, Rio’nun sahillerinin turistik manada güçlü bir anlamı olabilir.  Kişisel olarak en önemli deneyimi ise içine girdiğim andan, çıkana kadar geçen süredeki Escolar De Alvares'de  yaşadım.

Escolar De Alvares’i okulun kütüphane memuru ile gezdim.600 yıllık kitapların arasında dolaştım, almanakları inceledim, arşive girdim ( ki burası en önemli kısım oluyor), 1934 yılında yapılmış olan bir sınavın  sonuçlarını inceledim, okulun 25 yıldır müdürlüğünü yapan hocamızla kahve içtim, derslere girdim, liseli gençlerle Roberto Carlos, Zico ve Alex de Souza’dan  konuştum, okul içindeki ibadethaneye girdim (malum güney Amerikalılar dindardır) ve daha bir sürü şey…
 Okulu diğerlerinden farklı yapan şey havalı laboratuvarları, geniş bahçeleri, Apple bilgisayarların kullanıldığı derslikler değildi.  Tüm Brezilya toplumunun okula ve okulun iklimine saygı duymasının nedeni okulun arşivi, kütüphanesi ve geleneğiydi.  İlk günden itibaren titizlikle kayıt altına alınan ve korunan belgeler ülkenin neredeyse tüm tarihine ışık tutuyor. Brezilya, Portekiz ve İspanyolların sömürgesi olmuş. 1832 de bağımsızlığını ilan etmiş bir devlettir. Elbette bağımsızlıktan önce Brezilya devletinin bir arşivinden söz edemeyiz. Sömürgecilerin derdi de zaten kaynakları sömürmekten başka bir şey değildir. Bu sebeple okulun arşivi çok daha değerli oluyor. Bunu sadece geçmişe bakarak değil okul içine kurulan ve basılmış ya da elle yazılmış metinleri dijital ortama aktarabilen özel bir laboratuvardan da anlayabiliriz.

Okulun arşiv kültürü ilk günden bu şekilde mi planlandı sonradan mı bu kadar önemli oldu bunu kestiremiyorum ama bugün itibariyle ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyoruz. En azından brezilyanın ortak tarihi kimliğinin betimlenmesinde çok önemli bir yere sahip. Escolar De Alvares uzaklarda, gündemi değişik, köklü ifadesinin  hakkını veren bir okul…

Bizim ülkemizde köklü okul kavramı biraz daha değişik bir anlama sahip tabii ki. En eski okulumuz yaklaşık 200 yaşında. Dünyanın en kadim coğrafyalarından birinde yaşıyoruz ve en eski kurumumuz 200 yaşında denebilir. Umulur ki gelecekte toplumumu muzun en önemli kurumu bir okul olabilir. TOKİ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü en önemli kurumumuz olursa ürettiğimiz tek şey konut ve yol olur. Okullarımız en önemli kurumlarımız olursa her şeyi üretebiliriz. Sanat, spor, insan hakları, hukuk, çevre, yaşam, özgürlükler olumlu manada sürekli gündemimizde olur. Anlatılan yaşam şekli ise elbette ki arzulanan yaşam şeklidir.


Şahin Çevik






























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder