13 Şubat 2018 Salı

AÇLIK - EĞİTİM - YAZILIM VE HİNDİSTAN




Bu yazıya başlarken açlık, ileri teknoloji ve Hindistan ile ilgili bazı bilgiler aktarmak gerekebilir.


 Açlık, biyolojik olarak baktığımızda göreceli olmayan ama psikolojik, tarihsel, evrimsel, coğrafi ve ekonomik olarak baktığımızda kesinlikle göreceli olan bir ihtiyaç durumu ya da istek... Bedenimizin ihtiyaçları belli, gereğinden fazla ya da az yediğimizde dışarıdan anlaşılabiliyor. Malum, dünyanın büyük denebilecek derdi çok sadece 2 tanesi açlık ve obezite. Garip ama gerçek olan milyarlarca doları zayıflamak için harcadığımız dünyada milyonlarca aç insan yaşıyor. Yani ölmemeye çalışıyor. Bu şey nasıl mümkün olabiliyor? Bu sorgulamayı yapmayacağım veya bu kadar yeter.  Sorgulama yapmadan biyoloji bilimine göre açlık ise şöyle ifade edilebilir.
İnsanda kan şekerinin (kandaki glikoz miktarı) belli bir seviyenin altına düşmesi ile duyulan yiyecek arama ve yemek isteme hissi. Kan glikoz seviyesinin düşmesi, beyindeki bir merkezi uyarır ve kişiyi yemek yemeye sevk eder. Açlıkta yemek yemeyi istemenin başka bir sebebi de muhtemelen boş kalan midenin Asit ifrazatının etkisiyle duyulan rahatsızlık ve Ağrılı bir mide hissidir.

Hindistan, asırlardır batının sömürdüğü bir memlekettir.  Gerçekten İngiltere’nin bugünkü zenginliğinin refahının kaynaklarından birisi Hindistan’dır. Mesela 2 Eylül 1666-5 Eylül 1666 arasında geçen 3 gün boyunca Baker Street’te  ( fırıncılar sokağı – bugün hala aynı sokak vardır) başlayan Büyük Londra Yangını’ndan sonra şehri taş binalarla yeniden inşa etmek istediklerinde gerekli insan gücünü Hindistan’dan sağladılar. Bu insanları adaya getirirken gemilerin tabut benzeri odalarında kendi dışkılarıyla beraber haftalarca yolculuk yaptırdılar. Evet, demokrasi ve insan haklarının beşiğinden bahsediyorum. Hindistan’ın, sadece insanı, madeni, baharatı ve ipekleri batının sömürü alanı değildi. Özellikle de yazılı ve yazılı olmayan edebiyatı Hermann Hesse’den La Fontaigne’ye kadar birçok batılı tarafından sömürülmüştür. Haliyle de sömürü düzenleri bugünün fakir ve istikrarsız kargaşa ile alakalı ülkelerini yarattı.  Avrupa ve Kuzey Amerika hariç dünyanın kaderi bu. Neyse Hindistan’ı da bu şekilde ifade etmeye çalışmış olayım.

Bir de ileri teknoloji kavramı var.  Selçuk Şirin ve Emin Çapa’nın bol bol anlattığı bir mesele.  Normalde ülkelerin tarihleri, ekonomileri, coğrafi konumları, eğitime verdikleri önem,  eğitim alma istatistiklerinin arasında bazı alakalar oluyor. Özellikle de GSMH ile teknoloji üretimi arasında sebep sonuç korelasyonu mutlaka bulunuyor. Şimdi başta kendime sonra da okuyanlara soruyorum. Nasıl oluyor da sömürülmüş ve fakirleşmiş hatta nerdeyse dünyanın en fakir ülkesi haline gelmiş Hindistan uzaya kendi uydusunu gönderebilen birkaç ülkeden birisi olabiliyor? Ülkenin en önemli ihracat kalemlerinden birisi yazılım ihracatı olabiliyor?  Silikon vadisindeki teknoloji şirketlerinin çoğunun yöneticisi bir Hintli olabiliyor.

ilgilenen varsa şu bağlantıdaki Bengalore şehrinde ofisi bulunan İT şirketleri bulunmaktadır.

http://www.bangalorecircle.com/pages/IT-4.html 


Amerikan komedi dizilerinin bilgisayardan anlayan kişisi mutlaka bir Hintli olabiliyor? Bunu anlayama çalışıyorum. Yaratıcı bu insanların kodlama kapasitesini fazla mı verdi?
 Evrim bu insanların genlerinde beklenmedik bir hata! mı yaptı? Ne oldu?

Bu sorunun cevabını hem Hindistan’da bulunduğum dönemde hem de sonraki 2 yılda bolca araştırdım bugün anlıyorum ki bu iş Küba’nın okullaşma istatistiklerindeki duruma benziyor.

Hatırlayalım, Küba da okula gitme istatistiklerinin yüzde yüzdür.  Öğretmenağı’nın Karşılaşmalar 11 oturumda konuşmacı iken bunun nedenini dinleyicilere sormuştum. Aldığım cevaplar komünist ülkelerin eğitime verdiği önem diye gelmişti. Gerçek şuydu. Halk çok fakir. Devlet çocukların beslenme, sağlık, giyinme gibi ihtiyaçlarının hepsini okullar üzerinden görüyor ve haliyle de çocuğunun ihtiyaçlarını gideremeyen aileler çocuklarını mecburen okullara gönderiyor. Tabi biz 10000 km uzaktan olayı ‘’ne iyi yahu okula gitme istatistikleri çok iyiymiş. Komünizm iste bu abi ‘’ diye okuyoruz ama olay başka. Hindistan’ın yazılım olayı da biraz buna benziyor…

Hindistan maalesef başka ülkelerden gelip üniversite eğitimi alma konusunda dünyanın en geri ülkelerinden birisi. Hiperenflasyon devam ediyor. Sağlık, alt yapı, hijyen başlıklarında işler hiç iyi değil. Gençler imkânı olsa İngiltere ve Amerika’ya gitmek istiyor. Eee nasıl olacak bu iş. Mutlaka İngilizlerin ve Amerikalıların dikkatini çekecek bir şey yapmak gerekiyor. Aslında Amerikalılar dikkatini çekmek için bir it mühendisi olarak daha ucuza iş yapmak yeterlidir.  2002 yılında Kapital dergisinde yayımlanan bir habere göre ( bağlantısını paylaştım ) o zamanlarda Hindistan’ın yazılım ihracatı 8 milyar dolar civarındaydı ve bu yazılım ihracatının çoğu Amerika ve Avrupa ülkelerine yapılıyordu. Çinin ileri teknoloji ürünü ihracatı bugün 600 milyar dolara çıkmış durumda. İki ülke içinde en önemli sebebinin ucuz iş gücü olduğu kesin ama Hindistan’ın dünya yazılım sektörünü domine ediyor olmasının çok şaşırtıcı bir durum. Ülkede internet hızı çok düşük ama yazılım konusunda çığır açmış durumdalar. Sanırım bir şeyi iyi yapmak ve ülkeden çıkmak zorunda olan yazılım mühendislerinin işi abartması da diyebiliriz…

Hindistan’ın silikon vadisi diye bilinen Bengalore şehrinde bir yazılım mühendisi 8000 dolar civarı yıllık maaş kazanırken Amerika’da aynı işi yapan bir mühendis 130000 dolara kadar kazanabiliyor. 


Refah düzeyi ile ilgili şöyle de bir veri var.

http://www.siliconbeat.com/2015/01/21/silicon-valley-ranks-3rd-globally-in-gdp-per-capita/

Haliyle iyi mühendisler Amerika’ya gitmek istiyor aynı zamanda da daha ekonomik olduğu için Amerikan şirketleri Hindistan’da yatırımlar yaparak ve yazılım ticaretini buradan yürütüyor. Hindistan’ı dünya yazılım pazarında büyük yapan şeyler genellikle bunlar. Bu denklemin en temelinde ise açlık var. İyi bir şey yapmak zorunda kalan, batıya yani refaha ulaşmak isteyen Hintliler için yazılım oldukça makul bir yol. Daha önce denenmiş. Ne olduğu bilinen bir yol. Tıpkı bizim gemi kaptanlarımızın çoğunun Konyalı olması gibi bir şey bu. Ya da İsveç’te yaşayan Kululuların nüfusunun Konya’nın Kulu kasabasının 10 katına çıkmış olması gibi belki de…

Kısacası açlık Hindistan’ı yazılım pazarının zirvesine çıkarmıştır.


besinlerin israf edilmesi ile alakalı bir eleştiri videosu buldum ve sizlerle paylaşmayı istedim. Daha iyi anlatılamazdı herhalde.


Şahin Çevik
09.01.2018

İstanbul 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder